Güzellik algısı; kişiden kişiye, toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik gösteren bir algı olsa da güzelliğin temel bazı kavramları mevcuttur. Beğenilen bir gülümsemeye sahip olmak, kişinin özgüvenini artırırken, sosyal hayatında daha başarılı ve mutlu olmasını sağlar.

İdeal bir gülüşün oluşturulmasında dişler, yumuşak dokular, kaslar, kemikler gibi birçok dokunun rolü olduğunu unutmamak gerekir. Bu sebeple gülüş tasarımı, bu dokularla ilgilenen birçok bölümün (Ortodonti, Estetik Diş Hekimliği, Periodontoloji gibi) iş birliğini gerektiren bir tedavidir.

Bu noktada kişinin gülüşünü neden beğenmediği önem kazanır. Hastanın endişeleri ve istekleri göz önünde bulundurularak, yapılan dijital analizler, radyografik ve ağız içi muayene sonrası kişiye özel bir tedavi planı hazırlanır. Bu tedavi planı kapsamında dişlerin konumu, dişlerin boyutları, diş eti seviyeleri, diş rengi, dudakların konumu, dudak ve dişlerin uyumu, gülüş hattı gibi kriterler değerlendirilir. Tedavi, sistemli bir şekilde yürütülür ve ideal sonuçlar sağlanır.

Estetik diş hekimliği; diş hekimliğinin, ağız ve diş bölgesini sağlık ve estetik açıdan yeniden düzenlenmesini ele alan önemli bir branştır. Ana teması sağlıklı bir gülüş tasarımıdır. Gülüş tasarımı, kişiye özel ideal gülüşü sağlık ve doğallık ile yenilemektir. Önemli olan tıbbi kurallar dahilinde size yakışan estetik gülüş ifadesini oluşturmaktır. Dişlerimiz asıl işlevlerinin yanı sıra (çiğneme, konuşma vb.)estetik açıdan toplumdaki özgüvenimizi de fazlasıyla etkiler. Gülüşümüz insanlarla iletişimimizde çok önemli bir faktördür. Dişlerdeki renk ve şekil bozuklukları bireyde psikolojik rahatsızlıklara kadar varan problemlere neden olabilir. Yapılan araştırmalar gülüşüne güvenen bir bireyin sosyal, iş ve günlük hayatında diğer bireylere oranla çok daha mutlu ve başarılı olduğunu göstermiştir. Dişlerimiz gülüşümüzü, gülüşümüz de enerjimizi yansıtır. Güzel bir gülümseme kişisel özgüven demektir. Diş hekimliğinde bununla ilgilenen bilim dalına ‘estetik diş hekimliği’ adı verilir.

Estetik diş hekimi öncelikle hastasını tanımalı ve beklentilerini algılamalıdır. Unutulmamalıdır ki, her bireye uygulanması gereken tedavi farklıdır. Burada hastalarımızın özel zevkleri, sosyo-ekonomik düzeyi, mesleki faktörler vb. gibi birçok konu incelenmelidir. Daha sonra ise fiziksel faktörler devreye girer. Estetik diş hekimi, hastasının hoş ve çekici olarak algılayacağı bir gülüş tasarlamalı ve kusurlu olan görüntüyü düzeltmelidir. Amacı hasta açısından estetik yönden kabul edilebilir ve biyolojik açıdan uyumlu bir diş dizisi meydana getirmektir. Bunun için gerekirse ön muayene çok uzun tutulmalı, hastanın teşhis modelleri ve fotoğrafları alınmalı, beklenen sonuç tam ve açık bir şekilde ifade edilmelidir. Estetik diş hekimliği çok hassas bir bilimsel çalışmadır. İdeal görüntüyü sağlamak adına sağlıktan ödün verilmemelidir. Estetik cerrahlar, estetik diş hekimleri, belli başlı tıbbi kurallar dahilinde çalışmalarını sürdürürler. Aşağıda sizlere estetik düzenlemede hangi faktörlerin etken olduğunu belirteceğiz.

Ağız, yüz ve baş bölgesinde mevcut belli başlı açılar ve oranlar vardır. Bu kurallara göre tedavi yapıldığında estetik bir görüntü yakalamak neredeyse garanti olacaktır. Fakat şunu belirtmek isteriz ki, estetik göreceli bir kavramdır ve herkesin estetiği birbirine uymayabilir. Örneğin ben ‘A’ şahsını çok güzel bulurken, bir başkası onu hiç de güzel bulmayabilir. O nedenle estetik diş hekimliğinde hastanın beklentilerini anlamak en önemli kriterdir.

Sonuç olarak uygulanan teknik ve kullanılan materyale diş hekimi karar verecektir. Tedaviye başlamadan önce materyalin kalitesi ve hasta için uygunluğu tespit edilmelidir. Sağlam bir karar verme yeteneği, teknik becerilerini geliştirme arzusu ve mevcut yeni ürünlerden sürekli haberdar olma çabası, hekiminizin sahip olması gerekene en önemli özellik olan doğal estetik algısı ve vizyonu ile birleştirilmelidir.

GÜLÜMSEMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

  1. Yaş
  2. Cinsiyet
  3. Yüz hatları
  4. Dudaklar
  5. Dişlerin renk, şekil ve sıralanışı
  6. Dişetleri

YAŞ

Yaşımız ilerledikçe yüzümüzde birtakım değişiklikler olur. 

Örnek vermek gerekirse saç çizgisi ile kaşların arası, kaşların arası ile burun ucu, burun ucu ve çene ucu arası mesafe genç yaşlarda birbirine eşitken, yaş ilerledikçe burun ucu ile çene ucu birbirine yaklaşmaktadır. Yani yüzün alt 1/3 lük kısmı kısalmaktadır. Bunda yerçekimi ile bazı bölgelerin sarkması ve dişlerin zamana bağlı olarak aşınması, kemik rezorbsiyonu sonucu dikey boyutun azalması neden olmaktadır. Örnek vermek gerekirse, genç yaşlarda güldüğümüz zaman daha çok üst dişler görünürken, yaşımız ilerledikçe daha çok alt dişler görünmektedir. Böyle bir durumda en etkin tedavi yöntemi dişlerin çiğneme yüzeyini içine alan porselen onley’ler ve ön bölgede porselen laminate veneer’lerdir. Böylece hem ideal estetik sağlanmış olur, hem de dişlerin kısalması sonucu oluşan mesafe kaybı düzeltilmiş olur.

Yaşla birlikte ortaya çıkan diğer bir neden ise fizyolojik renklenmedir. Yıllarca tüketilen çay, kahve, sigara, alkol v.s. bazen de diş tabakası olan mine tabakasının aşınması sonucu dişlerde birtakım renk değişiklikleri oluşur. Böyle bir durumda ise önce polisaj (dişlerin cilalanması) ve bleaching (diş beyazlatma) ile bu sorun çözülebilir. Önemeli olan nokta bu yapılan işlemlerin mümkün olduğu kadar doğal görünmesidir.

CİNSİYET

Kadınlar da ve erkeklerde gülüş ve dişler arsında önemli farklılıklar vardır. Kadınlarda dişler daha yuvarlak olup, köşeler daha yumuşak döner. Erkeklerde ise dişler daha düz ve köşelidir. Kadınlarda ön orta 2 diş daha iri ve uzun, onların yanındaki lateral dişler ise daha küçüktür. Erkeklerde ise ön 4 diş arasında önemli bir boyut farkı yoktur. Kadınlarda gülme hattı eğimli olarak alt dudağı takip eder. Erkeklerde ise gülme hattı daha düzdür.

YÜZ HATLARI

Doğal dişlerle yüz şekli arasında bir uyum vardır. Örneğin oval bir yüze sahipseniz, dişlerin formu oval veya ovale yakındır. Kare yüzlerde kare, köşeli, yuvarlak yüzlerde yuvarlak dönüşler daha hoş gözükecektir. Bazen bu uyumu yakalamakta zorlanır ve birtakım illüzyonlara başvururuz. Mesela şişman ve uzun yüzlü olmayan bir kişiye, uzun dişler yapılarak yüzün daha ince ve uzun gözükmesi sağlanabilir.

DİŞLERİN RENK, ŞEKİL VE SIRALANIŞI

Dillerde renk problemi varsa öncelikle polisaj yapılmalı, devamında ise diş beyazlatma yapılmalıdır. Eğer uygulanan tedavi sonuç vermezse (bazı renklenmelerde diş beyazlatma ile istenilen sonuca ulaşmak zordur) , porselen laminate veneerler veya kompozit dolgu malzemesi ile diş yüzeylerinin kaplanması uygun tedavi olacaktır. Bazı durumlarda ise her ikisi birden uygulanabilir.

Dişlerde şekil bozuklukları mevcut ise porselen laminate veneer’lerle etkin çözüm sağlanabilir. Bu durumda örneğin çok küçük olan lateral dişiniz, sadece dişin ön yüzeyinden çok az aşındırma yapılarak üzerine yapıştırılan porselen laminate veneerler ile estetik görüntü yakalanacaktır. Dişlerde aralık (diastema) varsa yine en yakın tedavi şekli porselen laminate veneer uygulamaları veya kompozit uygulamalardır. Bu tekniklerle dişler arası boşluklar rahatlıkla kapatılabilir. Ön dişlerde aşınmalar ve uçlarında kırıklar varsa yine aynı yöntemlerle rahatlıkla estetik bir gülüşe kavuşursunuz. Ön dişlerde mevcut eski dolgular varsa öncelikle bu dolguların yenilenmesi ve estetik olarak değerlendirilmesi gerekir. Fakat bu durum başta söylediğimiz gibi hekimin planlamasıyla ilgilidir. Örneğin fazla miktarda çay, kahve, sigara tüketen bir bireyde kısa zamanda dolgu kenarları yeniden renklenecektir. Bu durumda yine en uygun çözüm porselen laminate veneerler olacaktır. Nedeni laminaların renk absorbe etmesidir.

Dişlerde renk problemlerinde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da kişinin ten rengidir. Ten rengi yapılacak uygulamanın renginin belirlenmesinde çok etkindir. Koyu ten rengine sahip bireylerde çok açık renkli dişler görüntüyü doğallıktan uzaklaştıracaktır. Açık ten rengine sahip bireylerde ise bu dişler çok daha doğal ve estetik görünecektir.

Dişlerde çapraşıklık varsa öncelikle ortodontik tedavi (diş teli) önerilmelidir. Böylece en koruyucu yöntemle dişler hem sağlıklı olacak, hem de ideal estetik sağlanacaktır. Dişlerin düzgün sıralanması, etkin çiğneme, düzgün konuşma kadar estetik görüşmede çok önemlidir.

DİŞETLERİ

Dişetlerinin sağlıklı olması ağız ve diş sağlığında en önemli kriterdir. Fakat bazen dişetleri sağlıklı olsa bile görüntünüzü bozabilir, en güzel dişler bile etkileyici görünmeyebilir. Sağlıklı dişeti pembe ve portakal kabuğu görünümündedir. Periodental hastalık nedeni ile şiş, kırmızı, parlak gözüken dişetleri mutlaka tedavi edilmelidir.

LAMINATE VENEER

Dişlerin ön yüzlerine yapışan porselen yapraklardır. Yapılabilecek en konservatif (koruyucu) tedavilerden biridir. Bu, veneerlerin yapılabilmesi için dişten kaldırılan dokunun çok az olmasından kaynaklanır. Ortalama 0,3-0,7 mm diş dokusu uzaklaştırmak yeterlidir. Daha sonra veneerler istenen renk ve formda hazırlanır ve yapıştırılır. Çok ince olmaları ve metal içermemeleri sebebi ile estetik olarak çok başarılıdır. Laminate veneerler ışığın geçmesine imkan tanıyarak, uygulandığı dişlerin tamamen gerçek gibi görünmesini sağlayan benzersiz bir kabiliyete sahiptir. Bu özelliği ile flaş ve disko ışıklarında da gerçek diş gibi görünür. (Bu ışıklarda, içinde metal olan kaplamalar siyah leke olarak sanki ağızda yokmuş gibi görünürler). Laminaların ışık geçirgenliği kullanılan porselene ve yapım tekniğine göre de değişir.

Tedavi süreci kısadır. İlk muayenede dişler daha kesilmeden hastadan bir ölçü alınır. Bu model ile laboratuarda özel bir malzemeden mock-up (prova çalışması) uygulaması yapılır. Doktor ve hasta 3 boyutlu bu model üzerinde fikir birliğine varma şansını yakalar. Böylece dişleriniz daha kesilmeden nasıl olacağınızı 3 boyutlu olarak görme şansınız olur.

Daha sonra dişler kısa ve acısız bir işlem ile hazırlanır, ölçü alınır. Sizin ve hekiminizin birlikte karar verdiği form ve uzunlukta yapılmış plastik geçici veneerler yapıştırılır. Bunlar porselen veneerler gelene kadar dişlerinizi korumak açısından da önemlidir. Aynı zamanda bu geçiciler gerekli düzeltmeler için ikinci bir 3 boyutlu model görevini görür. Dişlerin yüz ile uyumu kontrol edilir, gerekli aşındırma ve ilaveler ile yüze uygun ideal gülüş tespit edilir. Laboratuvarda bu modele göre porselen veneerler hazırlanır ve yapıştırılır.

Porselen veneerler çok ince olmalarına rağmen yapıştırıldıklarında kırılmaya karşı çok dayanıklıdır. Özel bir yöntemle (bonding rezin) yapıştırma işlemi gerçekleşir ve yapıştıktan sonra laminate veneeri dişten ayırmak mümkün değildir. Ancak doğal diş gibi aşındırarak uzaklaştırılabilirler

Laminalar minimum preperasyon gerektirmeleri, sigara, çay, kahve gibi ajanlarla boyanmamaları ve ışık geçirme özellikleri ile doğal dişten ayırt edilemezler. Bu yüzden günümüzde uygulanan en ideal estetik tedavi metodu olmuştur.

LAMİNATE VENEER KİMLERE UYGULANABİLİR?

  • Ön dişlerinde kırık olanlarda
  • Dişler arasındaki seviye, renk, farklılıklarını gidermede. Beans-ön açıklık (Hasta ortodontik tedavi istemiyorsa)
  • Dişlerinin üst yüzeyi aşınmış olanlarda
  • Ön dişlerinde büyük dolgu ve koyu renkli dişleri olanlarda
  • Dişlerinin renginden memnun olmayanlarda (Tetrasiklin renkleşmesi vb)
  • Çapraşık dişlerde, hasta ortodontik tedavi istemiyorsa
  • Dişleri aralık olanlarda
  • Dişlerinin şeklinden memnun olmayanlarda (Uzun, kısa, küçük vb)
  • Geniş bir -U- şeklindeki gülme hattının kazandırılmasında ve bu sayede enerjik ve doğal güzelliğin sağlanmasında

Dişlerine zarar vermeden güzel bir gülüşe kavuşmak isteyen herkese laminate veneer uygulanabilir.

LAMINATE VENEER’IN AVANTAJLARI NELERDİR?

  • Yapılabilecek en konservatif (koruyucu) tedavilerden biridir. Bu, veneerlerin yapılabilmesi için dişten kaldırılacak dokunun çok az olmasından kaynaklanır. Sadece dişin ön yüzeyinden ortalama 0,3-0,7 mm madde kaldırılır. Böylece hiç bir dişin kesilmesine(küçültülmesine) gerek kalmaz.
  • Tedavi süresi kısadır. 2 yada 3 randevuda yepyeni bir gülüşe kavuşursunuz.
  • Size özel hazırlanacak olan model ile dişleriniz daha kesilmeden 3 boyutlu olarak kendi ağzınızda nasıl bir görüntüye sahip olacağınızı görebilirsiniz.
  • Doğru endikasyon, doğru teknik ve iyi bir gülüş dizaynı ile yapıldığında diğer insanlar tarafından hemen fark edilemeyecek kadar kişinin yüzüyle bütünleşmiş dişlerdir.
  • Işık geçirme özelliği olduğu için doğal dişten ayırmak mümkün değildir. Bir laminate veneer ne kadar çok ışık geçirme özelliğine sahipse o kadar daha doğal sonuç elde edilir.
  • Çok iyi cilalanmış porselen yüzeyi, diş taşı oluşumlarını minimuma indirir.
  • Kahve, çay, sigara gibi dış etkenlerle renk değiştirmez.
  • Materyal olarak oldukça kırılgandır. Fakat, mineye tam olarak yapıştırıldığında, germe ve çekme kuvvetlerine karşı direnci çok yükselir. Sözgelimi, yapışmış bir veneer’ı dişten bütün olarak sökmek mümkün değildir. Ancak elmas frezlerle diş yüzeyinden aşındırarak uzaklaştırılabilir.
  • Aşınmaya karşı direnci yüksektir.

LAMINATE VENEER’IN DEZAVANTAJLARI NELERDİR?

  • Diğer tedavi alternatiflerine göre maliyeti daha yüksektir.
  • Hassas bir tekniktir.
  • İyi bir klinik ve laboratuvar çalışması gerektirir.
  • Hekimin ve diş teknisyeninin bu konu üzerine teknik bilgisinin ve artistik yeteneğinin tam olması gerekir.

METAL DESTEKSİZ FULL PORSELEN ESTETİK KURONLAR

Estetik bir diş yapmanın en temel kuralı yaptığımız dişin doğala en yakın görünümde olmasıdır. Yani şöyle de söyleyebiliriz,

Öyle bir diş yapalım ki tüm kusursuzluğuna karşın doğal görünsün ve yapma olduğu belli olmasın.

Porselen dişler doğal yapıya yakınlığı ve sağlamlığı gibi nedenlerle uzun süredir diş hekimliğinde tercih edilen bir malzeme olagelmiştir.

Ancak doğal dişlerle metal destekli porselenler karşılaştırıldığında ışık geçirgenliği ,renk oluşturmak , görünümde matlık ,diş etlerinde renk değişiklikleri vb. dez avantajları olduğu uzun uygulama yılları boyunca gözlenmiş ve bu soruna çözümler aranmıştır. Seramik üst yapı altındaki metal altyapı bu dez avantajların nedeni olarak görülmüş ve yerine aynı şekilde sağlam ama daha estetik olan yeni alternatifler üretilmiştir.

Metal desteksiz seramikler işte bu arayışın sonucu olarak kullanılmaya başlamıştır.

Kuronların görüntüsünü pek çok şey etkilese de en önemlisi ışığa verdikleri tepkidir. Doğal dişler ışığı geçirir. Bunun sonucu olarak da dişte derinlik ve canlılık ortaya çıkar. Metal desteksiz porselen kuronların ışık geçirme özelliklerinden dolayı, derinlik ve canlılıkları daha fazladır, böylece doğal dişlere en yakın görsel sonuçlar elde edilir.

METAL DESTEKSİZ FULL METAL KURONLARIN AVANTAJLARI

  • Full porselen kuronlar; ışık geçirgenlikleri doğal diş yapısına özdeş olduğundan estetik bir görünüm oluştururken, çok iyi yapılmış bile olsa metal destekli porselenlerde bir matlık ve yapaylık vardır. Bu nedenle özellikle ön dişlerde full porselen kuronlar tercih edilir.
  • Metal destekli porselenler mekanik olarak dişe yapıştırılırlar. Full porselenler ise mekanik ve kimyasal olarak dişe tutturulur. Bu yüzden metal desteklilere göre tutuculukları çok daha yüksektir.
  • Metal desteksizlerde alt yapıda metal olmadığı için kuron-dişeti hizasında koyu renk bir çizgi oluşmaz. Kole birtimlerinde daha estetik bir görünüm sağlanır.
  • Metal destekli porselenler bazı ışıklarda (mor ışık, flaş ve spot ışıklar vb. )abartılı beyaz görünürken mevcut doğal dişler ise, ağızda yokmuş gibi koyu renk bir boşluk görüntüsü verirler. Full porselenler de ise bu ayrım net olarak hissedilmez.
  • Metal desteksiz porselenlerde, diş kesim özellikleri gereği protezler diş etine baskı yapmaz, dişeti rahatsızlıkları ve dişeti çekilmeleri daha az görülür.
  • Diş eti çekildiğinde, full porselenler estetik görünümlerini korurken, metal destekli porselenler diş ile birleştikleri bölgede kötü bir görüntü oluştururlar.
  • Alt yapıda kullanılan bazı metallere karşı (nikel vb.) oluşabilecek alerji riski full porselenlerde yoktur.
  • Zirkonyum oksit doku uyumlu bir maddedir alerji yapmaz.
  • Yapılan araştırmalarda diş etleri ile mükemmel uyum gösterdiği tespit saptanmıştır.
  • Geçici olarak yapıştırılıp denenebilme özelliği vardır.

IPS – EMPRESS II KURONLAR

Güçlendirilmiş porselenin özel makinalarda sıkıştırılıp yüksek ısıda fırınlanmasıyla elde edilir. Özellikle ön dişlerde, ışık geçirgenliğinin çok iyi olmasından dolayı tercih edilir. Arka bölge için özellikle çiğneme kuvvetlerine karşı yeterince dayanıklı değildir. Ancak ön bölgelerde yüksek estetik avantajları tercih edilme nedenleridir.

ZİRKONYUM ESASLI KÖPRÜLER

Bu sistemde alt yapı olarak metal yerine beyaz bir alaşım olan zirkonyum kullanılır. Son teknoloji ürünü bu alt yapıyı estetik ve dayanıklılığı bir arada sunabilme özelliğine sahip tek malzemedir. Sistemin en büyük avantajı ulaştığı çok yüksek dayanıklılıkla arka bölgedeki köprülerde de tam estetik bir görünüm sağlamasıdır.

ZİRKONYUM NEDİR?

Uzun yıllardır porselen uygulamalarında dayanıklılık için, porselen dişin altına metal bir alt yapı kullanılmaktaydı. Bu metal alt yapının diş etleri, ağız kokusu, genel vücut sağlığı ve en önemlisi estetik yönden sakıncaları olduğu bilindiğinden, porselen alt yapısında metale alternatif bir malzeme arayışı yıllardır sürmekteydi. Daha önce tıbbın diğer alanlarında başarıyla kullanılan zirkonyum ’un diş hekimliğinde porselen metalin yerine uygulanması ile yeni bir devir açılmış oldu.

Çünkü bu yeni zirkonyum alt yapılı porselen kaplamalar diş eti problemi ve alerji yapmamasının yanında, ışık geçirme özelliği ile doğal dişlere yakın estetik ve fonksiyonu yakalamamızı sağlamaktadır.

Zirkonyumun üzerine porselen konularak yapılan kuron (kaplama) ve köprüler Ceramic ve Zirkonyum kelimelerinin birleştirilmesinden oluşan CERCON kısa adı ile anılır. 900 Mpa-1200 Mpa dirence sahip sistem en yüksek fiziksel değerlerin yanında ışık geçirme özelliği doku uyumu ve birçok değişik endikasyonu kapsayarak diş hekimliğinde yepyeni bir dönem başlatmıştır.

Materyalin başarısı tıp ve endüstri alanında kanıtlanmıştır. 1988 yılında başlayan araştırmalar sonucunda 2002 yılı başından itibaren klinik uygulamalara tüm dünyada geçilmiştir. Bu yeni uygulama ile hastada metal-seramik ve tam seramik restorasyonlarda oluşan estetik kaygılar kesinlikle ortadan kalkmaktadır.

NERELERDE KULLANILABİLİR?

  • Tek diş kuron restorasyonları
  • Muhtelif köprüler
  • İmplant üstü kron-köprü çalışmaları.

MÜKEMMEL SONUÇLAR İÇİN YÜKSEK TEKNOLOJİ

Bügüne kadar, zirkonyum oksit üretimdeki yüksek maliyeti nedeniyle dental uygulamalarda kullanılmıyordu. Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen bir proje sayesinde zirkonyum oksit ekonomik bir şekilde diş hekimliğinde kullanılabilir hale gelmiştir. Zirkonyum 1960’lı yıllardan beri tıpta da kullanılmaktadır. Yapılan uzun süreli çalışmalar ile materyalin güvenilirliği kanıtlanmıştır.

Zirkonyum başta kalça eklem protezleri olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde çeşitli amaçlarla kullanılmış ve bugüne kadar herhangi bir yan etkisi veya zararının olmadığı, alerji yapmadığı saptanmıştır.

Zirkonyum, yüksek ısılara, darbelere dayanıklı, hafif, ısı ve elektrik iletmeyen, ışık geçirebilen bir elementtir.

Ayrıca ağızda tad bozukluğuna, dişeti problemlerine ve ağız kokusuna yol açmayan sağlıklı bir materyaldir.

Dişlerinizde alınan ölçü ile hazırlanan model üzerine dişlerinizin bir mum modeli hazırlanmakta. Bilgisayar destekli bir cihaz (CAD CAM) bu modelden aldığı bilgiler doğrultusunda zirkonyum oksit bloğu aşındırarak dişlerinizin alt yapısını hazırlamaktadır. Freze edilen blok renk seçimine uygun olarak yapı içine işleyen özel bir boyu ve teknik ile renklendirilir. Boyanan alt yapılar, üzerine uygun renkte seramik yerleştirilerek diş formu verilir ve cila işlemi ile çalışma tamamlanır.

Artık ileri teknoloji ürünü olan zirkonyum oksit ile metal desteksiz güçlü ve estetik protezler başarıyla yapılabilmektedir.

HER YÖNDEN VÜCUT VE DİŞLERLE UYUMLU

Kullanıcılar için Cercon uygulamalarının bazı önemli avantajları da bulunmaktadır. Zirkonyum oksit alt yapı üzerine yerleştirilen cercon seramiği yiyecek atıklarının ve mikroorganizmaların diş yüzeyine tutunma oranını düşürmektedir. Böylece iyi bir ağız hijyeni sağlanmaktadır. Zirkonyum oksit ısıyı iletmez, sıcak ve soğuk yiyecekler aldığınızda dişlerinizde hassasiyet meydana gelmez.

Zirkonyum ’un en önemli özelliklerinden biri de anti bakteriyel niteliğidir. Zirkon yapı içerisinde bakteri yerleşemez ve üreyemez. Dolayısıyla protez ayağı dişlerin korunması ve ağız kokusu oluşturmaması nedeni ile de son derece avantajlıdır.

Sonuç olarak denilebilir ki; Cercon, modern diş hekimliğinin temel gereksinimleri olan estetik, sağlamlık, doku uyumu ve doğallık konularında bugüne kadar ulaşılan en yüksek kaliteye sahip üründür.